Since the time of Homer, ancient stories told of fierce warriors dwelling beyond the Mediterranean world, striking fear into the mightiest empires of antiquity. Their exploits were recounted by many epic poets. They fought in the legendary Trojan War and their grand army invaded Athens. Jason and the Argonauts passed by their shores, barely avoiding their deadly arrows. These formidable fighters faced off against the greatest champions of myth: Heracles, Theseus, and Achilles.
Homer zamanından beri, ilk çağın güçlü imparatorluklarına korku salan ve Akdenizin ötesinde yaşayan azılı savaşçılarla ilgili eski hikâyeler anlatılır. Kahramanlıkları pek çok epik şiirde anlatıldı. Efsanevi Truva Savaşında savaştılar ve heybetli orduları Atina'yı işgal etti. Jason ve Argonotlar ölümcül oklarından zar zor kaçınarak, kıyılarından geçti. Bu heybetli savaşçılar efsanelerdeki en büyük şampiyonlar olan Herkül, Theseus, ve Akhilleus ile yüzleşmiştir.
And every single one of these warriors was a woman.
Ve bu savaşçıların her biri kadındı.
The war-loving Amazons, "the equals of men" in courage and skill, were familiar to everyone in ancient Greece. Amazon battle scenes decorated the Parthenon on the Athenian Acropolis; paintings and statues of Amazons adorned temples and public spaces. Little girls played with Amazon dolls, and Amazons were a favorite subject on Greek vase paintings. In Greek art and literature, they were depicted as daring and desirable, but also terrifying and deadly, and doomed to die at the hands of Greek heroes.
Savaşı seven Amazonlar cesaret ve yetenek söz konusu olduğunda erkeklere eşittiler. Aynı zamanda Antik Yunan'da herkesçe tanınıyorlardı. Amazon savaş sahneleri Atinalı Akropol'deki Parthenon Tapınağını süsledi. Amazonların tablo ve heykelleri tapınak ve halka açık alanları donattı. Küçük kızlar Amazon oyuncak bebekleri ile oynadı ve Amazonlar Yunan vazo boyama işinde favori konuydu. Yunan edebiyatında ve sanatında, cüretkâr ve çekici ama aynı zamanda korkutucu ve ölümcül ve Yunan kahramanların ellerinde ölmeye mahkûm olarak betimlendiler.
Were Amazons merely figures of myth, or something more?
Amazonlar sadece afsanelerde yer alan kişiler miydi yoksa daha mı fazlasıydılar?
It was long assumed that they were imaginary, like the cyclops and centaurs. But curiously enough, stories from ancient Egypt, Persia, the Middle East, Central Asia, India, and China also featured Amazon-like warrior women. And Amazons were described in ancient historical accounts, not just myths. Writers like Herodotus, Plato, and Strabo never doubted their existence.
Uzun bir süre boyunca cycloplar ve sentorlar gibi hayal ürünü oldukları varsayıldı. Fakat garip bir biçimde, Antik Mısır'dan, İran'dan, Orta Doğu'dan, Orta Asya'dan, Hindistan'dan ve Çin'den de Amazonlar gibi savaşçı kadınları konu alan hikâyeler ortaya çıktı. Ve Amazonlardan sadece efsanelerde değil, eski tarihi belgelerde de bahsedilmişti. Herodot, Plato ve Strabo gibi yazarlar, varlıklarından asla şüphe etmedi.
So who were the real women warriors known as Amazons?
Peki Amazonlar olarak bilinen gerçek kadın savaşçılar kimlerdi?
Ancient historians located the Amazon homeland in Scythia, the vast territory stretching from the Black Sea across the steppes of Central Asia. This immense region was populated by nomadic tribes whose lives centered on horses, archery, and warfare. Their culture flourished for about 1,000 years beginning around 800 BC. Feared by Greeks, Persians, and the Chinese, the Scythians left no written records. But we can find clues in how their neighbors described them, as well as in archaeology. Scythians' ancestors were the first to ride horses and they invented the recurve bow. And, because a female mounted archer could be as fast and as deadly as a male, all children were trained to ride and shoot. Women hunted and fought alongside men, using the same weapons. The harsh landscape and their nomadic lifestyle created its own form of equality. This amazed the ancient Greeks, whose women led restricted indoor lives.
Antik tarihçiler Amazonların ana vatanını Kara Deniz'den Orta Asya'nın bozkırlarına kadar uzanan geniş alana yayılmış İskit olarak belirlediler. Bu geniş bölge hayatları at, okçuluk ve savaş odaklı olan göçebe kabileler tarafından benimsendi. Kültürleri M.Ö 800'den başlayarak 1000 yıl boyunca büyüdü. Yunanlılardan, Perslilerden ve Çinlilerden korkan İskitliler hiçbir yazılı kayıt bırakmadı. Ama arkeoloji sayesinde olduğu kadar komşularının onları tariflerinden de ipuçları bulabiliriz. İskitlilerin ataları yayı icat etti ve ata binen ilk insanlardı. Ve kadın olan bir atlı okçu bir erkek kadar hızlı ve ölümcül olabileceğinden, tüm çocuklar at binmeyi ve ok atmayı öğrendi. Erkeklerin yanı sıra kadınlarda aynı silahları kullanarak avlandı ve savaştı. Dağlık coğrafya ve göçebe yaşam tarzları kendi eşitlik anlayışlarını oluşturdu. Bu kadınları ev yaşamına mahkûm olan Antik Yunanlıları şaşırttı.
The earliest stories of the Scythians, and Amazons, may have been exaggerated rumors. But as the Greeks began to trade around the Black Sea and further east, their portrayals became more realistic. Early depictions of Amazons showed them with Greek weapons and armor. But in later representations, they wielded bows and battle-axes, rode horses, and wore pointed caps and patterned trousers characteristic of steppe nomads.
İskitlilerin ve Amazonların ilk hikâyeleri abartılmış dedikodular olabilirler. Fakat Yunanlılar Kara Deniz ve Doğu etrafında ticaret yapmaya başladıkça tasvirleri daha gerçekçi bir hâl aldı. Amazonların ilk tasvirleri onları Yunan silahları ve zırhları ile betimledi. Fakat sonraki tasvirlerde ok ve savaş baltaları kullanıyor, at sürüyor ve bozkır göçebelerinin giydiği sert başlıklar ve desenli pantolonlar giyiyorlardı.
Until recently, no one was sure how strong the links were between Scythians and the Amazons of Greek myth. But recent archaeological discoveries have provided ample evidence. More than 1,000 ancient Scythian kurgans, or burial mounds, have been excavated, containing skeletons and weapons. Archaeologists had previously assumed that weapons could only belong to male warriors. But modern DNA analysis so far has revealed that about 300 skeletons buried with weapons belong to females ranging in age from 10 to 45, and more are being found every year. The women's skeletons show battle injuries: ribs slashed by swords, skulls bashed by battle-axes, and arrows embedded in bones.
Son zamanlara kadar kimse İskitliler ve Yunan efsanelerindeki Amazonlar arasındaki bağlantıların kesinliğinden emin değildi. Fakat son arkeolojik keşifler yeterli sayıda kanıt sağladı. 1000'den fazla İskit kalesi höyüğünde kazı yapıldı ve pek çok iskelet ile silah bulundu. Arkeologlar önce bu silahların sadece erkek savaşçılara ait olabileceğini düşündü. Fakat bu zamana kadar yapılan modern DNA analizleri, silahlarla gömülmüş hemen hemen 300 iskeletin yaşları 10 ila 45 arasında değişen kadınlara ait olduğunu ortaya koydu. Ve hergün daha fazlası bulunuyor. Bulunan kadın iskeletleri kesilmiş kaburgalar, savaş baltaları ile ezilmiş kafatasları ve kemiklere gömülmüş oklar gibi savaş yaralarına sahip.
In classical art and writings, the fearsome Amazons were always portrayed as brave and heroic. In male-dominated classical Greece, however, the very idea of strong women who gloried in freedom and war aroused mixed feelings. And yet, the Greeks were also drawn to egalitarian ideals. Is it possible that the mythic realm of thrilling Amazon tales was a way to imagine women and men as equal companions?
Klasik sanat ve yazılarda, korkutucu Amazonlar cesur ve güçlü olarak betimlendi. Öte yandan erkek egemen Klasik Yunan'da, güçlü kadınların özgürlüğün ve savaşın keyfini sürdüğü fikri karışık duygular uyandırdı. Fakat yine de, Yunanlılar eşitlikçi fikirleri benimsedi. Heyecan verici Amazon hikâyelerinin efsanevi dünyası kadınları ve erkekleri eşit yoldaşlar olarak hayal etmenin bir yolu olabilir mi?